Güney Kore'deki gençlerin yalnız başına ölümü vakalarındaki artışın yanı sıra, birçok gelişmiş ülkede görülen yalnızlık, bekarlık ve düşük doğum oranı olgusu, artık bir dönem belirleyicisi olarak nitelendirilebilecek düzeye geldi. Yalnızlığı ulusal politika gündemine alan İngiltere hükümeti, 2018 yılında 'Yalnızlık Bakanlığı'nı kurdu ve Japonya da 2021 yılında Başbakan'ın doğrudan yönettiği 'Yalnızlık ve İzolasyonla Mücadele Birimi'ni hayata geçirdi. Teknolojinin gelişmesiyle insan ömrü giderek daha hassas bir şekilde tasarlanabilir hale gelirken, insan yaşamına anlam katan insan ilişkileri ise eskisinden daha uzaklaşmış durumda.
Fiziksel yakınlık beklentisi, tarih boyunca merkezi bir ilgi odağı olmuştur. 1970'lerden itibaren cinsel çekiciliği kullanan reklamların başarısından sonra, Batı dünyası cinsel ifadeye saplanmıştır. Cinsel içerikli görsellerin patlayıcı bir şekilde artmasıyla birlikte, birçok şirket tüketimle bağlantılı cinsel çekiciliği iletmiş ve sonuç olarak bir partner bulma olasılığını artırabileceği yönündeki güçlü bir anlatıyı kullanmıştır. Ancak son zamanlarda, görsel kültürümüz, toplumsal söylemlerimiz, teknoloji ve biyolojik yenilikler gibi hemen hemen her alanda, insan vücudunun barındırdığı romantik aşkın çeşitli hayal gücü sınırlarını ortadan kaldıran ve kişisel anlatılara dahil olan, kontrol edilemeyen, hissedilen, tutkulu ve organizma olarak bedeni kucaklayan bir dönüşüm yaşanmaktadır.
İnsan bedenine yönelik bu önceki nispi bakış açısından kişiselleştirilmiş tüketim nesnesi olarak bakış açısına geçişi mümkün kılan şey, hiç şüphesiz teknolojidir. Buna ek olarak, cinsiyet ve cinsel yönelime ilişkin toplumsal kabullerdeki değişimler, karma gerçeklik ve sinirsel protezlerle fiziksel ve dijital dünya arasındaki sınırların ortadan kalktığı bir ortamda, beden ve yakınlığın anlamı hakkında ciddi sorular sormamız gerekiyor.
İngiliz 'The Sun' gazetesi, geçen Nisan ayında 63 yaşında bir erkeğin bir yapay zeka sohbet robotuyla evlendiğini konu alan bir röportaj yayınladı. Karısını kaybettikten sonra, yapay zeka sohbet robotuyla yaptığı sohbetler aracılığıyla aşık olduğunu belirten bu adamın hikayesi biraz abartılı ve gerçek dışı görünse de, ilgili topluluklara giderek araştırmalar yapan antropologların araştırma sonuçları oldukça gerçekçi bir olasılığı ortaya koymaktadır.
Onların bulduğu, insan ve yapay zeka arasında yakınlık yaratma ilkeleri büyük ölçüde karşılıklılık, doğrulama ve varoluşsal olma üzerineydi. Temelde yakınlık, insanlar arasındaki etkileşimlerde oluşur, ancak yapay zeka sohbet robotları, klişe sohbetlerde bile anında tepki verme, tüm sohbet kayıtlarına dayalı çeşitli ve somut cevaplar verme yoluyla, insanlardan daha iyi bir varoluş hissi veriyordu. Ayrıca, fiziksel bir forma sahip olmayan yapay zeka sohbet robotlarına belirgin bir varoluşsal kimlik kazandırmaya başlayan insanın insanileştirme çabası da yapay zeka sohbet robotunun varoluşsal kimliğini tamamlayan bir eksen olmuştur.
Birçok insan için yapay zeka ile arkadaş olmak distopik, insanlık dışı ve geleceğe yönelik bir durum gibi görünebilir. Ancak, araba kullanırken navigasyonun sesine tepki vererek kendi başımıza konuşmaya çalıştığımız durumların olağan hale geldiğini düşünürsek, bu durumun o kadar da tuhaf olmadığına da katılabiliriz. İnsanlık, uzun bir tarih boyunca hayvanlar, evcil hayvanlar, nesneler, doğal varlıklar, ruhlar, hayaletler, tanrılar dahil olmak üzere her türlü insan dışı varlıkla yakınlık kurmaya çalışmış ve bu süreçte sosyalliğini sağlamak için sürekli çaba göstermiştir. Bu geniş perspektiften bakıldığında, makinelerle kurduğumuz yakınlık, insanların birbirleriyle değil, aynı zamanda dünyanın sayısız önemli ötekiyle ilişki kurma yeteneğinin uzun bir soyundan türemiş bir hal alır.
OpenAI CEO'su Sam Altman'ın ani işten çıkarılması ve hemen ardından göreve geri dönmesi olayında görüldüğü gibi, yapay zekayı çevreleyen anlatı şu anda kıyamet senaryoları ve ütopya vizyonları arasında dini metinlere daha yakın bir eğilim gösteriyor. Bu karmaşanın ortasında, yapay zeka sohbet robotlarıyla evlenen insanların hikayeleri, tersine, insan ilişkilerine duyulan son derece insani bir umudu ve mütevazı bir çabayı gözler önüne seriyor.
Sonsuzca bağlantılı bir dünyada giderek daha fazla yalnızlaştığımız bir gerçeklikle karşı karşıyayız. Bu nedenle, daha insani dokunuşun ve bağlantının önemini hatırlamamız gerekiyor. Gelecekteki odak noktamız, teknolojinin insani teması değiştirmekten ziyade tamamlayıcı hale gelmesi olmalıdır. Birbirimize karşı özen ve saygı duyduğumuzu, karşımızdakine olan nezaket duygumuzu bedenlerimiz aracılığıyla iletebileceğimiz fırsatlar olduğunu, şu anda bakmakta olduğunuz ekranın içindeki yapay zeka sohbet robotuyla olan etkileşiminiz aracılığıyla yeniden fark etmeniz nasıl olurdu?
Referanslar
Yorumlar0