Konu
- #İlişki
- #Aşk
Oluşturulma: 2024-05-22
Oluşturulma: 2024-05-22 10:28
Yaş ilerledikçe, ağızdan çıkarma fırsatı hızla azalan büyülü bir cümledir. Büyülü diye nitelendirmemin sebebi, karşı cinsin tepkisinin çoğunlukla ‘beklenmedik’ bir gülümseme olmasıdır.
3 yıldır çıkıp evlilik konuşan bir arkadaşım, başından beri huzurlu bir aile kurmak istiyordu. Bu yüzden farkında olmadan, artık onun annesinin hazırladığı evde birlikte olduğu çeşitli durumlarda bulunan bir damat adayı gibi olmuştu. Kız arkadaşının babası, iki küçük kızı ve karısını bırakıp ülke çapında ev inşa ediyormuş. Bu yüzden annesi uzun yıllar boyunca sigortacılık yaparak iki kızını kendi başına geçindirmek zorunda kalmış.
Bu yüzden miydi bilinmez, kız arkadaşım ‘babasının yokluğunu’ dolduracak bir rol bekliyordu ve geleceğimizde benim görüşlerimi sorgulama fırsatı vermedi. Çok sevdiğim ve korumak istediğim bir bağdı ancak sonunda ayrıldık.
Ancak sonrasında tanıştığım kadınların çoğu ‘baba yokluğu’ deneyimi yaşamıştı. Bilinçaltımda benzer bir eksiklik(?) hakkında kendi rolümü ve varlığımı sorgulamak isteği mi vardı, bilmiyorum ama baba ile olan ilişkisinde benzer bir bağlam yaşamış kişilere ilgi duydum ve ilgi gördüm.
'Sarılıp sarılamaz mıyım?' sorum her zaman cesaret gerektiriyordu. İlişkinin başlangıcından ziyade, devam edip edemeyeceğinin belirsizliğiyle ilgili kendi adımlarım. Karşımdaki kişinin benden ne beklediğini, istediğini öğrenmek, bunu kabul edip edemeyeceğimi, bu süreçte kendimi kaybetmeden, anne babamın çocuğu olarak onurlu bir şekilde bu ilişkiye devam edip edemeyeceğimi sorgulamak. Düşünmek ve düşünmek için ortaya attığım bir soruydu.
Bu nedenle kollarını açmış bir ebeveynin çocuğuna yaklaşırkenki ‘sarılmak’ hareketi, aşık olduğum ilişkiyi hayal ederken benim için uygun bir ifade değildi. Bunun yerine, beklenmedik ve garip bir anı öngörerek sakin bir şekilde sarılmayı denemek, en azından yeni bir ilişkinin başlangıcını sakin bir şekilde kabul etmek için birbirinizin nefesini ve beden sıcaklığını paylaşmak gibi bir sinyaldi.
Aşk öylece olmaz.
İki kişinin seçtiği anlarla sürekli olarak beslenen bir durum, buna ilişki denebilir.
Yazar Mandy Len Catron,‘Aşık Olmak Kolaydır’başlıklı TED konuşmasında, 1997 yılında Arthur Aron’un ‘Tanımadığı insanlar arkadaş olabilir mi?’ konusunu ele alan bir sosyal deneyi hakkında bilgi verdi. Bu deneyde sunulan kişisel düşünceleri ve değerleri sorgulayan soru listesini ele alarak, bir erkek ile birlikte bu deneyi gerçekleştirdi. Ve başarılı olduğunu, kendi deneyimlerine dayanarak bir makale yazdığını ve bu makalenin inanılmaz bir şekilde viral hale geldiğini söyledi.
Ancak daha sonra, makalenin popülaritesi nedeniyle aylarca aşağıdaki soruyu sürekli olarak sorduğunu belirtti.
“Hala çıkıyor musunuz?”
İnsanların aslında nasıl aşık olduklarından çok, ‘ilişkiyi nasıl sürdürebileceklerinden’ daha çok ilgilendiği sonucuna vardığını söyledi. Ve hala devam eden ilişkisinin mutlu bir sonla bitmesini umduğunu söyleyerek konuşmasını bitirdi.
İlişkinin başlangıcı çoğu zaman insanı içine çeker ve heyecanlandırır. Ancak ilişkinin devamı çarpışmalarla, delirmelerle, acı verici anlarla ve ardından güven duygusunu bulma ve aklı başından alma sürecine benzer bir tekrarla doludur. Aşk ve evliliği ifade eden ünlü kelimelerden biri olan ‘delilik’, bize aşina gelmesinin haklı bir sebebi olmalı.
Bu bağlamda ‘bir kere sarılıp sarılamaz mıyım?’ sorusu, ‘hadi bakalım’ veya ‘güçlü ol’ gibi sessiz bir kararlılık versiyonuna benziyor. En azından ben böyle savunuyorum.
‘Sarılayım mı?’ ve ‘Sarılıp sarılamaz mıyım?’,
Bugün yanınızda olan kişiye, hangisini sormalı olduğunuzu düşünmenizi tavsiye ediyorum.
Yorumlar0