Byungchae Ryan Son

Reddetmenin Rolü: Sadece 30 Dakika Daha Bekle

  • Yazım Dili: Korece
  • Baz Ülke: Tüm Ülkelercountry-flag
  • Diğer

Oluşturulma: 2024-05-21

Oluşturulma: 2024-05-21 12:28

Varsayım: Gerçek hayattaki reddetmeler, denenmeli.

"Suçluluk duymadan reddetmeyi başarabilirsek,
hayatımızı gerçekten kendimize ait hale getirebiliriz.
" Andrew Matthews

Durum: Şu an toplantıdayım, 30 dakika daha bekleyebilir misin?


20 dakika erken geldiğimi bildirdikten sonra, randevu saati dolduğunda aldığım mesaj buydu. Hatta aynı kafede, farklı bir katta toplantıdaydım, beni görürse rahatsız olur diye aynı yerde kaldım. Ancak, 'Tamam, biter bitmez haber ver' diye cevapladıktan birkaç dakika sonra, toplantının bittiği bilgisini aldım.


O günkü buluşma, o sırada sürdürdüğüm araştırma konusu ile ilgili olarak, birkaç yıldır tanıdığım bir arkadaşımın günlük deneyimlerini dinlemek için benim önerim üzerine gerçekleşmişti. Böylece hemen gelen mesajı kontrol ettim ve üst kata çıkıp sohbete başladım.


Ve ardından sürekli olarak gelen geveze cevaplar. Tepkilerine göre sorularımı olabildiğince iyi bir şekilde sordum ve biraz pasif tepkilere uyum sağlayarak sohbeti bitirdim. Zaman ayırdığı için bir kez daha teşekkür ederek ayrıldım ve daha sonra mesajlaşırken, arkadaşım aslında o günkü sohbetin kendisini rahatsız ettiğini söyledi.


İşte o zaman o günkü tüm garip anlar anlaşılmaya başlandı.

Görünüm: Dikkat, her zaman dikkat olmayabilir.


Reddetmek aslında bir tür süper güç gibidir. Çünkü bizi çevreleyen durumlar ortaya çıktığında ve ilerledikçe, ilerlememiz gereken anlarda, nefes almamız gereken anlarda, kendimiz için en azından küçük bir seçim şansı sunar.

Önce kendi duygularınıza dikkat edin

Eğer arkadaşım randevu kesinleşmeden önce kendi durumunu belirtmiş olsaydı, randevu saatine kadar süren rahatsızlık yüzünden yalnız başına sıkıntı çekmezdi. Ayrıca, yüz yüze görüşürken, önceden belge olarak paylaşılan amacım ve niyetim doğrultusunda, verdiği cevapları ayarlamaya çalışmak zorunda kalmazdı. Duyduklarıma göre, arkadaşım zaten kendi işini somutlaştırmak veya şirket işleri, çeşitli toplantılar ve sporla bile dolu dolu bir hayat yaşıyordu. Bu arada, yaklaşık bir saatlik sohbet bu kadar rahatsız ediciyse, kısa bir rahatsızlığı göze alsa bile, reddetmek kendi için en iyi seçenek olacaktı.


Karşı taraf için bir nezaket olarak reddetme

Öncelikle, o günkü programım için oldukça uzak bir mesafe kat etmek zorunda kaldım. Daha önce birkaç yıl önce içki içme alışkanlıkları hakkında araştırma yapan yabancı birini kendi ev partisine davet etmiş ve sohbete aktif ve ilgi çekici bir şekilde katılmış bir arkadaşım olduğu için, başka bir programı iptal edip oraya gitmeye karar vermiştim. Bu nedenle, arkadaşımın zamanına daha çok değer vermek için daha erken saatte ofisten çıktım ve erken gelen randevu yerinde soruların bağlamını daha ayrıntılı bir şekilde düzenledim. Ancak sonuç olarak, sohbete katılan kişinin rahatsızlığı kadar, araştırmacı olarak öğrenebildiğim bilgiler de oldukça sınırlı kalmıştı.


Başka bir deyişle, arkadaşının nezaket olarak gördüğü, reddetmeme kararı, ikimiz için de rahatsız edici ve sonuçsuz bir zamanın tetiği oldu.


Düşünce: Zorlu bir sohbet sırasında 'ben'in öznel rolüne daha fazla odaklanmış olsaydık ne olurdu?


Zor Konuşmalar (Difficult Conversation) kitabının yazarı ve Harvard Hukuk Fakültesi'nde müzakere stratejileri öğreten Douglas Stone, zorlu bir konuşma sırasında yaşadığımız birkaç Kör Nokta olduğunu belirtiyor.


A. Aynı gerçeklik hakkında farklı algılar

Genellikle kendimizin haklı olduğuna inanırız. Ve bu, karşı tarafın da aynı düşünceyle konuşmaya katılacağı anlamına gelir. Kendimizin sorun olduğunu düşünmediğimiz için, söylediklerimizin geçerli olduğuna inanırız ve karşı tarafın da kendi görüş ve fikirlerinin mantıklı olduğuna inanarak karşılaşırız, bu da konuşmaların gerçekte nasıl gerçekleştiğidir.


B. Doğrulanmamış varsayımlara dayalı niyetler

Zor bir konuşmaya başlarken, çoğu zaman karşı tarafın niyetini bildiğimizi varsayarız. Doğrulanmamış niyetler yalnızca karşı tarafın zihninde var olduğundan, kendi niyetimizi açıkça belirtmediğimiz sürece, konuşmada yanlış anlamaların tohumları ekilebilir.


C. Duyguları gizleyen duygusal ifadeler

Konuşmaya çok fazla kapılıp, uygun iletişim yeteneğimizin zarar gördüğü durumlar vardır. Özellikle çok kızgın olduğumuzda, duygularımızı doğru bir şekilde iletemeyiz veya karşı tarafın sözlerini dinleyemeyiz. Ancak dürüst duygusal ifadeler sorunun çözümünün özünü oluşturur. Bu nedenle, ifade edilmeyen duygular durumu daha da kötüleştirebilir.


D. Suçlamaya odaklanma

Çatışma yaşadığımızda, sorunun sorumluluğunun kimde olduğuna odaklanmak yaygındır. Kim kötü insan? Kim hata yaptı? Kim özür dilemeli? Kim inatçı ve kimin öfkelenme hakkı var? Suçlamaya odaklanmak, sorunun kaynağını belirlememize ve sorunu çözmek için gerekli adımları atmamıza engel olur, bu nedenle sonuçta verimsiz olmak zorundadır.


Bu hususları dikkate alarak, o zamanki ben ve arkadaşımın daha iyi düşünmüş olabileceği seçenekler şunlardır.


  • Güvenli bir konuşma ortamı oluşturma

O zamanlar, birbirimizin durumunu yeterince dikkate aldığımızı düşünmüş olabiliriz. Ancak, gerçekleşmeyen bir reddetme durumunu paylaşabileceğimiz bir konuşma süreci önerme şansımız kesinlikle olmuştur. Birbirimizin amacını kucaklayarak karşılıklı saygıyı onaylayabilmemiz için, her birimizin o zamanki durumunu bir kez sorgulamış olsaydık ne olurdu diye düşünüyorum.


  • Dinleme

'Önce anlamayı öğrenin, sonra anlaşılmayı öğrenin' sözü asla unutulmaması gereken bir sözdür. Cevap vermeden önce tereddüt eden halini biraz daha erken fark edebilmemiz için, arkadaşımıza karşı biraz daha açık ve dürüst bir merakla konuşmaya katılsaydık ne olurdu diye bir pişmanlık kaldı.


  • 'Ben' mesajının kullanımı

Arkadaşımın '30 dakika daha bekleyebilir misin?' mesajına, 'Tamam, biter bitmez haber ver' diye cevap verdim. Arkadaşım 30 dakika daha beklemek zorunda kalırken, benim durumumu açıkça belirtmediğim noktada, 'Acaba kızgın mı yoksa rahatsız mı?' diye düşünmüş olabilir. Benim kişiliğim gereği, böyle durumlarda tartışıp sorgulamanın yalnızca duyguları zedelemekten başka bir işe yaramayacağına inandığım için duygularımı açıkça belirtmedim. Randevu saati benim için de genellikle işin bittiği zamandı ve karşı tarafın arkadaşım olması nedeniyle, 'Böyle şeyler olabilir' benim temel görüşüm oldu.


Ancak, durumunuzu tamamen anlayıp rahatça bekleyebileceğimi belirten 'benim düşüncemi' biraz daha açık bir şekilde belirtmiş olsaydım, zaten rahatsız bir şekilde sözünü tutmak için gelen arkadaşıma 'rahatsız edici durum' hakkında ek bir varsayımda bulunmasına neden olmazdım.


  • Karşılıklı katkı hakkında danışma

Şu an bu yazıyı yazmamın sebebi de bu. O günkü buluşma ve eve döndükten sonra yaptığımız mesajlaşma, aslında önemsiz de olabilecek o zamanki durum içinde bana sandığımdan daha derin bir iz bıraktı. Birbirimize karşı dikkat göstermeye çalıştığımız kesin ve yine de birbirimizi tamamen rahat hissetmediğimiz deneyimden dolayı ilgimi çekti. Bundan sonra arkadaşımı görürsem, önleyici tedbir olarak bile olsa, bir keresinde birlikte yarattığımız duruma nasıl katkıda bulunduk, eleştiri değil paylaşım yaparak konuşmak istiyorum.

Yorumlar0