- Aşk Mantığı 2 ve Kurumsal Kültür: Gözlem Gücü -2
- Aşk Mantığı 2'yi kullanarak kurumsal kültürün iyileştirilmesi için içsel gözlemin önemini vurgulayarak, üyeler arasındaki etkileşim ve sembolleri analiz etmenin kurumsal kültürün anlaşılmasına yardımcı olduğunu açıklar.
Bir süre önce anneannem katarakt ameliyatı oldu.
Güney Kore halkının en sık başvurduğu ameliyatlardan biri olması sebebiyle (40'lı yaşlardaki tüm ameliyatlar arasında 2. sırada, 50'li yaşlardaki tüm ameliyatlar arasında hızla artan ameliyatlar listesinde 1. sırada, 60 yaş ve üzeri ameliyatlar arasında 1. sırada, 2020 önemli ameliyat istatistikleri, Ulusal Sağlık Sigortası Kurumu) takibini yapmak amacıyla, ameliyat sonrası ilk randevu saatlerine uyum sağlayarak toplamda 4 gün boyunca hastaneyi ziyaret ettim. Ancak her seferinde 11 ila 18 arasında bekleyen hasta vardı.
Randevu saatleri aslında hiçbir anlam ifade etmiyor (ortalama 1 saat bekleme süresi). Hastanenin bu çalışma şekli, bekleme odasındaki hastalar arasında oluşan'gerginlik'havasını gözler önüne seriyor.
Tam o sırada, bir hemşire bekleme odasına doğru bağırdı.
Bekleme odasının ortasına yerleştirilmiş, yaklaşık 30 kişinin oturabileceği 4 sıra halinde uzun bir sıra sandalye, önündeki 2 muayene odasına bakıyordu. Sandalyelerin arasında da küçük bir sütun vardı. Bu sütun ile muayene odası arasında bulunan, biraz rahatsız edici görünen beyaz geçici sandalyeler, tam da hemşirenin işaret ettiği 'şu önündeki sandalyeler'idi.
Hemşirenin çağırmasıyla ön sıradaki sandalyelere geçen yaşlı bir adam, hala devam eden bekleme süresi yüzünden mi bilinmez, bileğindeki metal saati kurcalamaya başladı. Sonunda yerinden kalktı ve daha önce olduğundan daha yakın olan, şeffaf muayene odası kapısına doğru yürüdü.
Tam o sırada, muayene odasındaki doktor, cihazdan gözlerini ayırdı ve kapının önünde dolanan hastaya göz attı. Sonra tekrar önündeki hastaya odaklandı. Bu anı fark eden hemşire hemen bağırdı.
Hemşirenin uyarısıyla mahcup bir şekilde geri dönüp yerine oturan adam o anda ne düşündü acaba?
'Burada sorun ben miyim?'
Yaşlı adamın bu mahcupluğunu ben dışında bekleme odasındaki diğerleri hissetmedi mi?
Eğer bu hastanenin savunduğu değerler ve kurumsal kültürü 'Hasta Öncelikli' ise ne olurdu? Bu ideal ve tekil ifade, hastanenin web sitesi ve sosyal medya kanalları aracılığıyla geniş kitlelere sürekli olarak gösteriliyorsa, hastanede gerçekten tedavi gören hastalar yukarıda bahsedilen benzer bir deneyimi nasıl karşılayacaklardır?
Kurumsal Kültürün Gerçekliğini Ortaya Koymuş Bir Sembol, ‘Şu Önündeki Sandalyeler’
'Şu önündeki sandalyeler'hemşire grubunun, bekleme odasındaki hastaların deneyimlediği gerginliği azaltmak için tasarladığı değer önerisi yapısının bir sembolüdür.1 saati aşkın bekleme süresi boyunca, sırada 6. olarak muayene edilecek kişinin sırasının geldiğini bildirmek ve ön sıradaki sandalyelere geçen hastaları izleyen diğer hastaların da bu hafifletilmiş kriterin kendilerine de uygulanacağını bilerek rahatlamasını sağlamak amacıyla kullanılır.
Ancak bu 'hemşirenin çağrısı'nın ardından, muayene odasına fiziksel olarak daha yakınlaşan hastalar, bekleme odasındaki diğer hastaların bakışlarını görece daha az önemsemeye başlamış ve zaten yeterince bekledikleri için aceleci davranıp muayene odasına yaklaşmaları doğal bir insan davranışı olarak anlaşılabilir.
Ancakmuayene odasındaki doktorlar için en önemli değer önerisi, önlerindeki hastaya odaklanmaktır. 'Göz' gibi hassas bir vücut bölgesine yönelik teşhis ve tedavi son derece hassas olmalı ve ayrıca tedavi gören hastaya tam odaklanmak, sonuç olarak bekleme odasındaki hastaların rahatsızlıklarını en aza indirmenin en iyi yoludur. Bu nedenle, muayene odası cam duvarına yaklaşıp içeriyi inceleyen ve hareket eden gölgeler, anlaşılabilir olsa da, doktorların sunduğu değer önerisini engelleyici bir etken olarak algılanır.
Hemşireler ve doktorlar, her iki uzman sağlık çalışanı grubu da kendi bakış açılarından hastalara sundukları değeri önceliklendirmiştir. Ancak, bu farklı değer sistemlerinin çakışmasının gerçek iş ortamında yaşandığını belirtmek gerekir. Yanikurumsal kültürün gerçekliği, ideal ifadelerle tanımlanamayan, birbirleriyle çakışan çeşitli alt kültürlerin (sub cultures) birleşiminden oluştuğunu kabul etmek gerekir.
Kötü Kültür Zihniyeti VS. İyi Kültür Zihniyeti
'Kültür, bir organizasyonun örtük sosyal düzenidir. Kültür, geniş kapsamlı ve kalıcı bir şekilde insanların tutum ve davranışlarını şekillendirir.' "Culture is the tacit social order of an organization: it shapes attitudes and behaviors in wide-ranging and durable ways."
Harvard Business Review'daki makalelerden birinde gördüğüm 'kültür' hakkındaki yukarıdaki tanıma dayanarak, kurumsal kültüre bakış açısını temelde ikiye ayırmak istiyorum.
Kötü Kültür Zihniyeti:
- Sabit bir biçimde,
- Görev veya değer odaklı bir hedef noktasına sahip,
- İdeal bir tek ifade; 'Bizim kültürümüz...'
Birçok durumda, şirket içi kültürü tanımlarken, 'Dışarıdan nasıl görünmek istiyoruz?' sorusunda takılıp kaldıklarını görüyoruz. Özellikle bununla ilgili tipik şirket tepkileri, çalışanların iş yerinde gerçekte deneyimlediği kurumsal kültürün gerçekliğine duyarsızlık ve iş yerindeki kültür ile ideal ifade arasındaki uçurumun inkarıdır.
"Kurumsal kültür, tutkuyla bir şeyler yapmanın paylaşılan yoludur."
- Brian Chesky, AirBnB kurucu ortağı
Bu örnek, ütopik bir kültüre dair bir imaj yaratıyor gibi görünüyor. Özellikle bahsedilen 'tutku' kelimesi yaratıcılık ve enerjiyle bağlantılı harika bir ifade olsa da, temelde organizasyonların amaç ve performansa göre kurulduğu göz önüne alındığında, organizasyon içindeki departmanlara göre çalışanların davranış ve tutumlarını yönlendirmek için yeterli temel içeriği içermeyen bir ifade de olabilir.
Dahası, kültürü bu şekilde tanımlamaya çalışan kuruluş içindeki liderlerin girişimlerinde mutlaka kontrol etmemiz gerekenkültür hakkındaki temel yanlış anlamalarından biri de 'tanımlanabilir' olduğudur. Aslında kültür 'zaten var olan' bir şeydir.
2014 yılında gösterilen New York Federal Rezerv Başkanı William Dudley
2008 yılında ABD'de başlayan mali krizin tüm dünyayı etkilemesinin ardından, 2014 yılının Ekim ayında William Dudley, New York Federal Rezerv Başkanı, bir konuşmasında 'kültür' kelimesini tam 45 kez kullanarak"şu anki finans hizmetleri sektörünün kültürünü iyileştirmenin şart olduğunu savundu.
“(It) exists within every firm, whether it is recognized or ignored, whether it is nurtured or neglected, and whether it is embraced or disavowed.” "(Kültür) tanınıp tanınmaması, beslenip beslenmemesi ve kabul edilip edilmemesi fark etmeksizin her firmada mevcuttur."
Bankacıların yoğun ve endişeli bir ortamda kendilerini kaptırdıkları'Heyecanlılık Kültürü've'Ne pahasına olursa olsun kazanma' tutumunun finans sektöründe derin köklü kültürel ipuçlarının, hükümet düzenlemeleri veya örgütsel yapı değişiklikleriyle çözülemeyen büyük mali krizin tohumları olduğunu, şirket yapısındaki değişikliklere karşılık gelen ölçekte bir şirket kültürü değişiminin kalıcı değişimin özüolduğunu belirtmiştir.
İyi Kültür Zihniyeti = Gözlemci Olarak Bütüncül Zihniyet
- Karmaşık ve dağınık; sürekli olarak değişen bir akış
- Çatışmaların yaşandığı ve mantıksız olabileceği; insanlar arasında iletişim kurulması ve tepki verilmesiyle
- Bilinçsiz ve organik olarak birbirine bağlı; kim olduğumuzu ve birlikte hangi değeri savunduğumuzu düşünmemizi sağlayan
özelliklere sahiptir. Kültürü yorumlamak ve anlamak, mevcut kültüre olduğu gibi bakmaktan geçer. Daha önce bahsettiğimiz hastane bekleme odasındaki 'şu önündeki sandalyeler', gerçekte kurumsal kültürün nasıl oluştuğunu ve birbirleriyle nasıl etkileşimde bulunduğunu bütüncül bir bakış açısıyla görmemizi sağlayan mükemmel bir sembol örneğidir.
Karakter sayısı sınırlaması nedeniyle, aşağıdaki içeriklere aşağıdaki bağlantıdan ulaşabilirsiniz.
Yorumlar0